Nakşibendilik, Mevlevilik, Kadirilik, Şazelilik gibi bir çok tarikate ait 70’e yakın tekkenin bir zamanlar var olduğu şehir Kudüs… Selman-ı Farısî’den İmam Gazali’ye, İbrahim Edhem’den Rabiatü’l Adeviyye’ye, kadar bir çok sahabenin, sufinin, âlimin konakladığı, yaşadığı, uğrak şehri olan Kudüs… Artık eski günlerdeki gibi heyecanlandıran, dilden dile dolaşan ihtişamlı hayatlara konu olmuyor. Aksine hayatta kalmanın, seslerini duyurabilmenin, insanları şehre davet edebilmenin mücadelesini veriyorlar. Ama o eski günlerden kalma muhteşem anlara da halen şahitlik edebiliyorsunuz. Aksa’nın zeytinlikleri arasından geçerek ulaştığınız Kıble Mescidi’ne girdiğinizde, hemen halkalar karşılıyor sizi. Ellerinde Kur’an-ı Kerim yahut başka bir hikmeti barındıran kitaplarla derslerini takip ediyorlar. Yanı başlarında kendilerine eşlik eden demliklerden çaylar, kahveler ikram ediliyor. O eski günlerin kokusunu duyuyorsunuz birden. Bir umut gelip omzunuzdan doğrultuyor sizi.