“Ahd-i Atik” ne demektir

Hristiyanlar, yahudilerin kutsal kitabına Ahd-i Atîk demektedirler. Hristiyanlara göre, Allah ile insanlar arasındaki son ahid Hz. İsâ vasıtasıyla yapılmış olandır. Dolayısıyla bu yeni ahdin yazılı ifadesi olan metinlere Ahd-i Cedîd (Yeni Ahid), daha önceleri Allah ile İsrâiloğulları arasında yapılan ahdi ihtiva eden metinlere de Ahd-i Atîk (Eski Ahid) denilmiştir.

Ahd-i Atik (Eski Ahid), Kur’an-ı Kerim’de ehl-i kitap olarak adlandırılan yahudi ve hristiyanların kutsal saydığı kitaplardan bir kısmı anlamına da gelmektedir. Ahd-i Atik'in Rab Yahve (Yahova) ile İsrailoğulları arasındaki bir sözleşme olduğuna inanılır. Yahudi inancına göre Rab, Hz. İbrahim (a.s.) ile bir sözleşme yapmış, aynı sözleşme daha sonraki peygamberler ile de tekrarlanmıştır. Bu sözleşme ile Rab Yahova, İsrailoğullarını kendi kavmi ilan etmiş ve onları diğer insanlardan üstün kılacağını, onları Arz-ı Mev'ud’a  (Vaat edilmiş topraklar) götüreceğini söylemiştir. Yahudiler de bu vaade karşılık Rablerine verdikleri sözü tutup onun emirlerinden çıkmayacaklardı. Ahd-i Atik'in ilk otuz dokuz bölümünün kutsallığı konusunda yahudiler arasında görüş birliği bulunmakta olup, bunlar Kitab-ı Mukaddes'in ilk kısmını oluştururlar. Dokuz bölüm ise sadece katolikler tarafından kutsal sayılmaktadır.

Ahd-i Atik, ibranice yazılmış üç büyük bölümden oluşmaktadır. Bunlardan Nebiim ve Kütübim kısımları Hz. Davud'a indirilen Zebur'dur. Ahd-i Atik'in en önemli bölümü ise Tora (Tevrat) olup, bu kısımlar Hz. Musa'ya indirilmiştir. Tevratı oluşturan bu bölümlere Esfar-ı Hamse (Beş Sifr) adı verilmekte olup bunlar: Tekvin, Huruç, Levitik, Adat ve Tesniye'dir.  Tekvîn, yaratılıştan Hz. Yûsuf’un vefatına kadar geçen olayları, diğer bölümler ise Hz. Mûsâ’nın dünyaya gelişinden vefatına kadarki dönemde cereyan eden olayları, Hz. Mûsâ’nın ilâhî vahye mazhar oluşunu, çöldeki kırk yıllık hayatı anlatmaktadır.

Yahudiler, Tevrat’ın, Hz. Musa’ya vahyedildiği şekliyle hiç bozulmadan günümüze kadar geldiğine inanırken, Kur’ân-ı Kerîm’de Allah, yahudilerin kitaplarını tahrif ettiklerini, tahrif edilmiş Tevrat’la amel edilemeyeceğini ve Hz. Muhammed’in (sav) Hz. Musa dahil tüm peygamberlerin önderi bir peygamber olduğunu vahyetmiştir. Ayrıca, modern din tarihi ve kutsal metin araştırmacıları da Tevrat’ın bugünkü şekliyle Hz. Mûsâ’ya atfedilemeyeceğini savunmaktadırlar.

AHD-i ATiK ve HRİSTİYANLAR

Ahd-i Atik, hristiyanlarca da kutsal kabul edilmekte ve hristiyan Kitab-ı Mukaddes’inin ilk bölümünü oluşturmaktadır. Özellikle yahudi ve hristiyan geleneğinde Hz. Musa’ya atfedilen bugünkü Tevrat, Babil esareti sonrasından başlamak üzere, kelime kelime Yahve tarafından vahiy edilmiş bir kitap olarak kabul edilmiştir. Bütün hristiyan kiliseleri prensip olarak yahudi kanonundaki (belirlenmiş kutsal metinler) kitapları kabul etmektedirler; ancak hristiyanlık, İskenderiye yahudilerine ait kutsal kitaplar kanonunu (listesini) benimsemiştir.

Ahd-i Atik'in yahudilerce değerli ve saygın görülen ve masoretik metin olarak adlandırılan metinleri ile Grekçe yazılan metinleri arasında da farklılıklar söz konusudur. Yahudi kanonundaki kitaplara yapılan ilaveler dışında, ayrıca katoliklerin kutsal olup olmadığı tartışılan, geç dönemlerde kutsal metinler arasına alınan ve “deuterocanonique” diye adlandırıp kabul ettikleri kitaplar da vardır ki bunlar protestanlar tarafından “apokrif” (Kitab-ı Mukaddes’te olmayan, doğruluğu kesin olmayan metinler) sayıldıkları için kabul edilmemektedir. Doğu kiliseleri (Ortodokslar ve Kadıköy Konsili kararlarını kabul etmeyenler) ise bu kitaplarla ilgili açık bir tavır ortaya koymamışlardır.

KAYNAKÇA

  1. http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=010501
  2. http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=010495
  3. sorularlaislamiyet.com.tr/ahd-iatik

 

Henüz Yorum Yapılmamış