Ebu Kuteybe (Samir Sıyam) Babul Rahme Röportajı
Selamun Aleyküm ve Rahmetullahi Bu makalede Türkiye’deki kardeşlerimize Babul Rahme’nin (Tövbe ve Rahmet Kapısı) tarihi hakkında bilgi vereceğim. Babul Rahme, mübarek Mescid-i Aksa’nın doğu tarafında bulunuyor. Esbat Kapısının ise 200 metre güneyindedir. Tam olarak Kubbetüs Sahra Mescidinin doğusunda olup Mescid-i Aksa’nın en eski kapısıdır. Babul Rahme, Emeviler döneminden kalma olan kapı iki kemerden oluşuyor. Babul Rahme isimlendirmesinin sebebi ise Kur’an-ı Kerim’de Hadid suresinde geçen 13. ayettir. Bismillahirrahmanirrahim: O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar, iman edenlere şöyle diyecekler: "Bizi bekleyin de yetişip nurunuzdan bir parça alalım." Şöyle denecek: "Geriye dönün de başka bir nur arayın!" Ve hemen aralarına kapısı da olan bir duvar çekilir; duvarın iç tarafında rahmet, kendilerine bakan dış tarafında ise azap vardır. Sadakallahul Azim. Kapının iç kısmı Mescid-i Aksa’ya, dış kısmı ise cehennem vadisine açılmaktadır. Bu kapı, Emevî halifesi Abdülmelik bin Mervan tarafından yaptırılmıştı. Kapı yüksekliği 11,5 metre olup süslü çift kemerden oluşmaktadır. Kapının güney tarafı Rahme’dir, yanındaki kuzey tarafı ise Tevbe’dir. Kapının hemen dış tarafında ise bir mezarlık vardır. Adı Babul Rahme Mezarlığı olan bu mezarlık ismini bu kapıdan almaktadır bu mezarlıkta aralarında Ubade Bin Samit ve Şeddad Bin Evs r.a gibi sahabe-i kiram da medfun (defnedilmiş) bulunmaktadır. Babul Rahme Kapısı Hristiyanlar için de önem taşımaktadır. Hristiyan inancına göre Mesih son zamanlarında geldiğinden, şehre bu kapıdan girecektir. Kapıdan Süleyman mabedine gireceğine inanmaktadır. Kudüs’ün haçlıların elinden alınmasının ve Müslümanların idaresine girmesinden sonra olası bir düşman saldırısında bu kapıların kontrolünün zor olduğu düşünüldüğünden stratejik bir kararla; bir rivayete göre Kanuni döneminde, bir rivayete göre ise Selahaddin Eyyubi döneminde kapıların içlerine duvar örülerek bu kapılar tamamen kapatılmıştır. Babul Rahme’nin Müslümanlarca içlerine duvar örülerek kapatılmasından önce kapının iç tarafı mescit olarak kullanılır ve içerisinde hafızlık yapılırdı. Hatta İmam Gazali Hazretleri buradaki küçük mescidde o yıllarda itikâfa girerdi. Ayrıca, Babul Rahme’nin üst tarafında bulunan Medresetül Nasriyye’nin içinde bir oda İmam Gazali’ye tahsis edilmiş ve İmam Gazali bu odada miladi 1098 yılında “İhya-i Ulumuddin” adlı ünlü eserini yazmıştır.
Babul Rahme, 1920 yılında İngilizler tarafından Mervan Mescidi, Kadim Mescid ve Burak Mescidi ile birlikte kapatıldı. Bu kapının açılması için çok çaba harcandı, ancak 1920-1947 arasında Filistin’de bulunan İngiliz manda yönetimi kapının açılmasına izin vermedi. Bu kapı, 1947-1967 yılları arasında Ürdün Hükümeti kontrolünde kapalı tutulmuştu. Bu dönemde İngilizlerin uydurduğu bazı hurafeler bilinçli şekilde halk arasında yaygınlaştırıldı. Mesela, bu kapının ve mescidin olduğu yerde cinlerin hapsedildiğini, hatta Süleyman a.s.’ın hükmettiği cinleri burada hapsettiği gibi birçok hurafeyi halk arasında yaygınlaştırarak insanları korkuttular. Bu nedenle bu kapıya bir dönemler kimse yaklaşmaya cesaret edemez olmuştu. Bizler küçükken, ailelerimiz bize “oraya sakın gitmeyin, hatta yaklaşmayın, cinler size musallat olur” diye söylüyor ve annelerimiz bize sıkı sıkı tembih ediyordu. Bu korkutma ve hurafeler Filistinli Müslümanları da ne yazık ki uzun bir dönem etkiledi. 1967 yılındaki Altı Gün Savaşında Mescid-i Aksa’yı işgal eden Siyonistlerin komutanı Moşe Dayan, kapının dış taraftan açılmasını ve iç tarafının mescid kısmını da sinagog yapmayı istiyordu. Allah’a şükür bunu başaramadılar. 1992 yılında İslami Hareketin Islah sivil toplum kuruluşuna bağlı İslami Eserleri Koruma Komisyonu, Babul Nazır’da bulunan Vakıflar Daire Başkanlığı ile birlikte iç tarafını açtılar ve burada İslami aktivitelerin yapıldığı hanımlara yönelik programlar yapılmaya başladı.İslami Eserlerin Koruma Komisyonu merkez ofisi de orada açılmıştı. Bu faaliyetler, 1992 yılında 2003 yılına kadar burada devam etti. 2003 yılında, 11 Eylül saldırılarının da etkisi ile dünyanın birçok yerinde uygulanan terörle mücadele kapsamında burası tekrar kapatıldı. 2018 yılında ise Yüksek İslami Şura kuruldu ve ilk toplantılarını burada gerçekleştirdiler. Komisyon başkanı Şeyh İkrima Sabri ve diğer üyeler de bu toplantıya katıldı. Bunu gören işgal polisleri, yeni yaptırımlar uygulamaya başladılar. Çünkü Babul Rahme’ye kimsenin gelmesini istemiyorlardı. Gençleri buradan uzaklaştırmaya başladılar, tutuklamalar daha sık olmaya başladı, bazı Müslüman kardeşlerimizin Mescid-i Aksa’ya girmelerine bile izin vermiyorlardı. Peki, Yahudileri bu kadar rahatsız eden şey neydi ve niçin Müslüman kardeşlerimizin burayı sahiplenmesini istemiyorlar. Çünkü bir an evvel orayı da gasp edip, bir oldubittiye getirerek oraya da sinagog yapmak istiyorlar. Hiçbir şekilde hiçbir Müslüman bunu kabul etmez, çünkü Babul Rahme’de mübarek Mescid-i Aksa’nın bir parçasıdır. İsrailliler tarafından çok uzun zamandır planlar yapılmış, ancak Allah’a şükür başaramadılar, başaramayacaklar da. Babul Rahme tamamen Müslümanlarındır, her santimetresi bizimdir ve hiçbir şekilde bundan taviz veremeyiz. Onların yapacakları en küçük gasp hareketinde, bizi yani tüm Kudüs halkını karşılarında bulacaklar Allah’ın izniyle. Bu kapıyı ele geçirmelerine, gasp etmelerine asla izin vermeyiz. Sizler, yani İslam âlemi, bizlere ve mübarek Mescid-i Aksa’ya sahip çıktığınız müddetçe buna kesinlikle cesaret edemeyecekler inşallah. Allah’ım, Sen Aksa’mızı koru. Rabbim, Aksa’mızın fethini bana ve sizlere de göstersin inşallah. Allah’a emanet olun. Mescid-i Aksa sizi bekliyor.