Kur’ân Ayetleri Işığında Kudüs (Enbiyâ Sûresi)

Kur'ân-ı Kerîm’de, Enbiyâ sûresi incelendiğinde bereketli topraklar Kudüs’ten bahsedilmektedir.

Bu yazıda Enbiyâ sûresi 71. ve 81. ayet-i kerîmelerinin meal ve tefsiri incelenmiştir.

Enbiyâ Sûresi 71. Ayet-i Kerîme

وَنَجَّيْنَاهُ وَلُوطاً اِلَى الْاَرْضِ الَّت۪ي بَارَكْنَا ف۪يهَا لِلْعَالَم۪ينَ

Meali

 “Onu (Hz. İbrahim) da Lût’u da kurtarıp herkes için bereketli kıldığımız yere ulaştırdık.”

Tefsiri

Yüce Allah Hz. İbrâhim’i, kardeşinin oğlu Lût aleyhisselâm ile birlikte kavminin zulmünden kurtardı ve onlara bereketli ülkeye hicret etmelerini emretti. (Lût hakkında bilgi için bk. Hûd 11/70)

Tefsirlerde, bereketli kılınan yerin Filistin veya Beytülmakdis yahut Suriye ya da Mekke olduğuna dair farklı bilgiler bulunmakla birlikte Filistin olduğu kanaati ağır basmaktadır. Hz. İbrâhim’le ilgili tarihî veriler de bu görüşü destekler mahiyettedir. Bu yerin kutlu ve bereketli oluşu ise yöreye çok sayıda peygamberin gönderilmiş olması, akar sularının bol, ziraî imkânlarının elverişli olması şeklinde açıklanmıştır. (Râzî, XXII, 190; 687 Kurtubî, XI, 305; Şevkânî, III, 468; İbn Âşûr, XVII, 108)

Hz. İbrâhim, yeğeni Lût ile birlikte ülkesini ve kavmini terkederek Filistin’e göç etti. Her ikisi de bu yörede inkârcılığa karşı mücadele ederek tevhid inancını yerleştirmeye çalıştılar. Hz. İbrâhim’in çocuğu yoktu, yaşlılık döneminde Allah’a dua ederek kendisine iyi bir evlât vermesini istedi. (Sâffât 37/100)

Allah ona İsmâil’i, ardından da İshak’ı ve torunu Ya‘kub’u verdi. Hz. İbrâhim’e “fazladan bir armağan olarak” verilen çocuk, İshak’ın oğlu Ya‘kub’dur. Nitekim Hz. İbrâhim’in duasını içeren İbrâhim sûresinin 39. âyetinde torununun adı geçmemektedir. Bazı müfessirlere göre ise İbrâhim’in duası neticesinde kendisine İsmâil verilmiş, yıllar sonra da İshak ile Ya‘kub fazladan bir armağan olarak verilmiştir. (İbn Âşûr, XVII, 109; Esed, II, 657)

Allah Teâlâ peygamberlik görevi vererek onları vahyin kılavuzluğunda hidayet önderleri kılmıştır. 73. âyet peygamberlerin kendi bilgi, zekâ ve kabiliyetleriyle değil, Allah’tan aldıkları vahiy ile hidayet önderliği yaptıklarını ifade etmektedir.

Mâide Sûresi ve Beytü’l-Makdis için tıklayınız

Enbiyâ Sûresi 81. Ayet-i Kerîme

وَلِسُلَيْمَانَ الرِّيحَ عَاصِفَةً تَجْرِي بِأَمْرِهِ إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا وَكُنَّا بِكُلِّ شَيْءٍ عَالِمِينَ

Meali

 “Süleyman’ın hizmetine de güçlü esen rüzgârı verdik. Rüzgâr, onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere eser giderdi. Biz, her şeyi hakkıyla bileniz.”

Tefsiri

Allah Teâlâ peygamberlik ve krallık konularında Süleyman’ı babası Dâvûd’a vâris kıldı, ayrıca mûcize olarak rüzgârı ve şeytanları Süleyman’ın emrine verdi. Âyette bereketli kılındığı bildirilen yer Filistin’dir.

Hz. Süleyman rüzgâr yardımıyla ordularını, ticaret kervanı ve filolarını istediği yere götürüyor, yine rüzgâr vasıtasıyla bereketli yurduna yani Kudüs’e dönüyordu. Bağlamdan anlaşıldığı için âyette sadece dönüş anlatılmıştır. Böylece kendi döneminde Hz. Süleyman, peygamberliğinin yanında bölgenin en güçlü kralı, devleti de en zengin devlet haline gelmiştir. (krş. Sebe’ 34/12; Sâd 38/20; Kitâb-ı Mukaddes, I. Krallar, 3/1-11/43)

Davamız Kudüs Dergisinin 2.sayısının tamamına ulaşmak için tıklayınız

Kaynaklar

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Kuran-ı Kerim Tefsiri

Prof. Dr. Ömer Çelik, Hakk'ın Daveti Kuran-ı Kerim Meali ve Tefsiri

Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsiri

Henüz Yorum Yapılmamış