Şeyh Abdülkerim El-Zurba (Röportaj)

Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla..

Muhterem hocam öncelikle İstanbul'umuza hoşgeldiniz, şeref verdiniz.

Şeyh Abdülkerim el-Zurba röportajının tamamı için tıklayınız

- Davamız Kudüs: Hocam, konuşmamıza başlamadan önce sizi kısaca tanımak isteriz?

- Şeyh Abdülkerim El-Zurba: Es selamu aleyküm, öncelikle, bizleri sizinle bir araya getiren Allah’a hamd-ü senalar olsun. Ve sizin gibi temiz, güzel, salih insanlarla beni buluşturan Rabbime binlerce şükürler olsun.

Kendimi kısaca tanıtmam gerekirse, ben mübarek Mescid-i Aksa imamlarından Abdülkerim El-Zurba’yım. 1951 yılında Kudüs’te dünyaya geldim. Babam da Mescid-i Aksa’nın imamlarındandı. Bu sebeple ben de küçük yaşlarımdan itibaren babamla birlikte sık sık mübarek Mescid-i Aksa’ya gidip hafızlık yapan talebeleri imrenerek izleyip kendimce onlara eşlik etmeye çalışıyordum.

Eğitim hayatım Mescid-i Aksa’nın içerisinde bulunan ve adeta Filistinli Müslümanlar için ilim yuvası olan İslam Medresesinde başladı. Akademik ve İslami ilimleri orada öğrendim. Daha sonrasında el Halil şehrine gidip orada İslami ilimler fakültesinde okudum. İki yıl sonra Beyt’ül-Makdis’e döndüm ve iki sene İslami ilimler eğitimime devam ettim.

Mezuniyetimin ardından Kudüs’te Şeyh Lu’lu Cami'nde imam olarak göreve başladım. Bu camide beş yıl görev yaptıktan sonra – elhamdülillah - tayinim mübarek Mescidi Aksa’ya çıktı. Göreve ilk başladığımda Mescid-i Aksa’nın en genç imamıydım. imam olduğumda yirmili yaşlardaydım. O günlerde Mescid-i Aksa’da özellikle gençlerin sayısı çok azdı. Mescid-i Aksa’nın cemaati genelde ileri yaşlardaki büyüklerimizdi. Size şunu da ifade edeyim 1970 öncesinde Cuma namazları dahi çoğunlukla 2-3 saf oluyordu. Tabi ki bunda İsrail’in belirli yaş üzeri hariç Müslümanların ibadetlerini engelleme siyaseti de etkiliydi. Daha sonraki yıllarda hamdolsun Mescidi Aksa’daki gençlerin sayısı giderek artmaya başladı.

Vazife yaptığımız süre içinde Mescid-i Aksa’ya birçok alimler, birçok hizmet ehli idareciler, önemli şahsiyetler geldi ve orada hem yetiştiler, hem talebe yetiştirdiler. Tüm bu insanlar, taşıdıkları sorumluluğun büyüklüğünü biliyorlardı. Hizmetlerini ifa ederken mekana saygı ve hürmette de kusur etmiyorlardı.

Mescid-i Aksa’da yapmış olduğum imamlık vazifesi 46 yıl sürdü. Bazı vakitler Kıble Mescid-i, bazı vakitler Kubbet’us Sahra Mescidi'nde bu şerefli vazifeyi ifa etmeye çalıştık. Mescid-i Aksa’nın bereketiyle hamdolsun günlerimiz, haftalarımız, ayları-mız, senelerimiz böyle geçti. Başka yerde olsa belki yorgunluk hissedilirdi, ama mekanın bereketi vesilesi ile günler geçtikçe aşkım, şevkim, iştiyakım daha da arttı. Akşam ve yatsı namazları arasında talebelere ve cemaate dini ilimlerle ilgili dersler vermeye de çalıştım...

Röportajın devamı Davamız Kudüs Nisan Sayısı'nda

Henüz Yorum Yapılmamış