Hz.Ömer (r.a)

Asıl adı Ebû Hafs Ömer b. el-Hattâb b. Nüfeyl b. Abdiluzzâ el-Kureşî el-Adevî’dir. Fil Vak‘ası’ndan on üç yıl kadar sonra, diğer bir rivayete göre ise Büyük (Dördüncü) Ficâr savaşından dört yıl kadar önce Mekke’de doğdu. Baba tarafından soyu câhiliye döneminde Kureyş kabilesinin sefâret işlerine bakan Adî b. Kâ‘b kabilesine ulaşır ve Kâ‘b b. Lüey’de Hz. Peygamber (sav) ’in nesebiyle birleşir. Annesi Mahzûm kabilesinden Hanteme bint Hâşim’dir. Müslüman olmadan önceki hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Babasının develerini güttüğü, iyi ata bindiği, iyi silâh kullandığı ve pehlivan yapılı olduğu belirtilmektedir. Şiire meraklı olduğu, güzel konuştuğu, okuma yazma bildiği, ensâb bilgisini öğrendiği, ticaret yaptığı, bu maksatla Suriye, Irak ve Mısır’a gittiği, Kureyş kabilesi adına elçilik görevinde bulunduğu rivayet edilir.

Kureyş’in bazı ileri gelenleri gibi putperestliğe bağlı kalarak önceleri Hz. Peygamber (sav)’e ve İslâmiyet’e karşı düşmanlık gösteren, bilhassa kabilesinden müslüman olanlara işkence yapan Ömer, Hz. Muhammed (sav) Efendimizin peygamberlikle görevlendirilişinin 6. yılında (616) Müslüman oldu.

Müşriklerin bir araya toplanıp Hz. Peygamber (sav)’ın vücudunu ortadan kaldırma kararı aldıkları günlerde, müslümanlar ibadetlerini gizli olarak yapıyorlardı. Henüz Müslüman olanların sayısı 40’a ulaşmamıştı. Hz. Peygamber (sav), müşrikler arasında bulunan, güçlü kuvvetli ve halk arasında itibarlı iki Ömer’den birinin Müslüman olması için Allah’a duada bulundu ve şöyle niyaz etti:

“Allah’ım! İslam’ı Ebû Cehil bin Hişam veya Ömer bin Hattab’la kuvvetlendir!”

Bu iki Ömer’den biri olan Ömer bin Hişam, diğer namıyla Ebû Cehil, Hz. Peygamber (sav)’ı öldürecek olana 100 deve vaat ederken, Ömer bin Hattab da bu teklifi kabul edip Resûlullah’ı öldürmek üzere yola çıkan kişiydi. Bütün hiddet ve şiddetini üzerinde toplamış, gidiyordu. Yolda yeni Müslüman olmuş Nuaym’a rastladı.

Nuaym: “Nereye gidiyorsun böyle, ey Ömer!” dedi. Hz. Ömer celalliydi:

“Kureyş’in arasına yeni din icat edip ayrılık düşüren Muhammed’in vücudunu ortadan kaldırmaya!” cevabını verdi. Nuaym:

“Ey Ömer,” dedi, “kız kardeşin ve enişten de onun dinine girdi. Ondan haberin var mı? Sen önce onları o dinden döndür.” Ömer bir şaşkınlık ve tereddüt geçirdi. Sonra hışımla yolunu değiştirdi ve doğruca eniştesinin evine yöneldi. Evlerinin önüne gittiğinde eniştesi ve kız kardeşinin Kur’an-ı Kerim okuduğunu duydu. İlk başta öfke ile kız kardeşi ve eniştesine indirdiği darbelerle kanlar içinde bıraktı.

Ardından ne okuduklarını sordu ve Taha Suresi’nden bir bölüm dinledi ve Kur’ân’ın belagatı kalbini yumuşattı. Çok etkilenerek Hz Muhammed (sav)’ in yerini sordu ve yanına gitti. Ardından Ömer (ra), Kelime-i Şehadet getirip Müslüman olduğunu ilan etti. Peygamber Efendimiz (sav) ve orada bulunan sahabiler sevinçle tekbir almaya başladılar. Peygamber Efendimiz (sav)’in yapmış olduğu dua kabul olmuştu.

Hz. Ömer (ra), Hz. Ebubekir (ra)’ tan sonra 2. İslam Halifesi oldu. Hz. Ömer, toprakları genişleyen İslam devletinin kurumsallaşmasına yönelik adalet teşkilatı, divan teşkilatı, maliye teşkilatını kurmuş, ayrıca, fetihlerle birlikte kazanılan topraklarda Basra, Kufe, Fusfat gibi yeni şehirler ve askeri alanlar tesis etmiştir.

Hz. Ömer (ra)’in bir özelliği tevafukâtıdır. Bu, kendi beyanına göre üç, İbn­i Hacer'e göre on beş, İmam­ı Suyutî'nin tahkikine göre ise yirmi bir defa Hz. Ömer (ra)'in düşüncesi istikametinde ayet­i kerimelerin nüzul etmesi demektir. Rabbani hükme muvafık düşen Hz. Ömer'in görüşlerinden bazıları şunlardır:

1) Makam­ı İbrahim'in namazgah edinilmesi.

2) Ezvâc­ı tâhirâtın (Peygamber (sav) Efendimizin hanımları)  tesettüre bürünmesi

3) Ezvâc­ı tâhirâtın kıskançlık adına birleşmeleri üzere "O'nun Rabbi sizleri boşar ve sizden daha hayırlı zevcelerle değiştirir." demesi ve aynı çizgide ayetin gelmesi. (Buharî, Salât, 32; Müslim, Fedâilü's­Sahabe, 24)

4) Bedir esirlerine ne yapılacağı hakkında, istişare esnasında arz ettiği görüşü. (Enfal, 8/67)

5) Meşhur münafık Abdullah b. Übeyy b. Selul üzerine, Hz. Peygamber'in cenaze namazı kılmamasını istemesi. (Tevbe, 9/84)

6) İçki hakkında kesin ve net bir hükmün gelmesini istemesi. (Mâide, 5/90)

7) İnsanın yaratılışını anlatan ayeti ilk defa dinlerken Allah'ın kudretine hayranlığın ifadesi olarak kendinden geçip, ayetin fezlekesini aynen söylemesi. (Mü'minun, 23/14)

8) İfk hadisesinde kendisi ile istişare eden Hz. Peygamber (sav)'e bunun bir iftira olduğunu söylemesi ve aynı ifadelerle ayetin nüzulü. (Nur, 24/16)

9) Hz. Peygamber (sav)'in hükmüne razı olmayan kişiyi öldürmesi, bunun üzerine Hz. Ömer'in haklılığına delâlet eden ayetin inmesi. (Nisa, 4/65)

10) Yahudilerin Cebrail için "Bizim düşmanımızdır." demelerine karşı, Hz. Ömer'in söylediği aynı sözlerle ayetin nazil oluşu. (Bakara, 2/98) (3).

Hz. Ömer (ra) hilafeti sırasında İslam ülkesinin sınırlarını fetihlerle genişletti. Mescid-i Aksa'nın Müslümanların ilk kıblesi olması ve Hz. Peygamber'in Miraç hadisesinde Mescid-i Aksa'ya gitmesi Kudüs'ü önemli kılıyordu. 638 yılında Kudüs İslam orduları tarafından kuşatıldı. Hristiyanlar şehri savunmaya çalıştı, fakat destek kuvvetlerinin geldiğini öğrenince barış talebinde bulundu ve şehri teslim etmek için halife Hz. Ömer (ra)'ın bizzat gelip teslim almasını şart koştu.

Yaptığı istişareler sonrası bu şartı kabul eden Hz. Ömer (ra), muhacir ve ensarlardan oluşan küçük bir kafileyle yola çıktı. Halifeyi görmek için halk yollara döküldü. Hz. Ömer (ra), Suriye'nin Cabiye bölgesinde Halid bin Velid ve Ebu Süfyan tarafından karşılandı. Antlaşma şartları bu şehirde hazırlanırken, Hz. Ömer Kudüs kapılarında Ebu Ubeyde ve diğer komutanlar tarafından karşılandı.

Hz. Ömer (ra), her üç semavi din tarafından kutsal olan Kudüs'e görkemli bir merasimle değil tevazu ile girdi, şehirde ilk olarak Mescid-i Aksa'yı ziyaret edip Hz. Davud'un mihrabında dua etti. Hz. Ömer, Hz. Peygamber'in vefatından sonra bir daha ezan okumayan Bilal-i Habeşi'yi çağırarak ezan okuması ricasında bulundu. Bilal-i Habeşi, Halifenin hatırı ve Kudüs'ün fethi dolayısıyla bu emri bir defaya mahsus olarak yerine getirdi. Bilal-i Habeşi'nin okuduğu ezan Halifeyi ve sahabeleri ağlattı.

Hz. Ömer (ra), Müslümanlar için önemli olan Mescid-i Aksa'da cuma namazı kıldıktan sonra biri bütün Kudüslülere ve biri de hristiyanlara olmak üzere iki ferman vermiştir.

Hz. Ömer, 644 yılında (hicri 23) hilafetinin 10.yılında, Ebû Lü’lüe Fîrûz en-Nihâvendî adlı bir köle tarafından sabah namazını kıldırdığı sırada hançerle yaralanmış ve üç gün sonra da şehit olmuştur. Kabri, Peygamber Efendimiz (sav)'in de medfun bulunduğu Mescid-i Nebevi'dedir.

Referanslar

Fayda, M.  https://sorularlaislamiyet.com/hz-omer-rain-ictihadi-dogrultusunda-gelen-vahiyler-ayetler-hakkinda-bilgi-verir-misiniz https://islamansiklopedisi.org.tr. Retrieved from https://islamansiklopedisi.org.tr/omer

http://www.sahabelerinhayati.com. http://www.sahabelerinhayati.com/2015/06/23/hz-omer-r-a/

https://sorularlaislamiyet.com/ https://sorularlaislamiyet.com/hz-omer-rain-ictihadi-dogrultusunda-gelen-vahiyler-ayetler-hakkinda-bilgi-verir-misiniz

Türetken, M. https://www.aa.com.tr/ https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kudusun-ilk-fatihi-hz-omer/1301866

Halife b. Hayyat, I, 151

İbn-i Sa’d, III, 279

Henüz Yorum Yapılmamış