Davamız Kudüs Kudüs ile ilgili her şey

İbrânî

İbrâni kelimesinin kökü Arapça “ıbr”dır. Ibr, nehrin bir kenarından geçmek anlamındadır. Yahudiler Fırat nehrini geçerek Arz-ı Mev’ud’a yani bugünkü Filistin’e geldiler. Bundan dolayı orada yaşayan Kenaniler, Yahudileri “nehri aşan” anlamındaki İbrâni lafzıyla nitelediler. Ayrıca bu kelimenin “bedevi” kelimesiyle de mana bakımından benzerliği olup kırda, çölde göçebe hayatı yaşayan demektir. İsrâiloğulları Kenan ülkesini yurt edinerek şehri ve yerleşik hayatı öğrendikleri zaman, “ibri” kelimesinden nefret etmeye başladılar. Çünkü bu kelime, kendilerine göçebelik devri hayatlarını, bedeviliklerini, kabalıklarını hatırlatıyordu. İsrail ise Yakub Aleyhisselam’dır. İbrâniler, Hz. Yakub’un sülalesinden oldukları için kendilerine “Beni İsrail” demişlerdir. İbrânilerin kullandığı dile de “İbrânice” denmiştir. Zamanla Filistin’in güney bölgesine yerleşen Hz. İbrahim ve beraberindekiler bir müddet sonra burada büyük bir kıtlıkla karşılaşmışlardır. Her taraftan kovulan ve ölümle burun buruna gelen İbrâniler, çadırlarını sökerek başka bir yurt aramaya karar vermiş, Gosen memleketinin insanlar ve sürüler için bol yiyecek ve içeceği olan yakın otaklarına göçmüşler, burada Mısır hükümeti tarafından iyi muamele görmüşlerdir. İbrânilerin Mısır maceraları Yusuf Aleyhisselam ile başlar. Hz. Yusuf çöldeki bu kavmi Mısır’da toplar, orada zenginleşirler. Yerli halk buna tepki gösterir. Firavun, doğan çocukların öldürülmesini emreder. Durum bu vaziyette iken Hz. Musa ortaya çıkar. Firavunla aralarında uzun hadiseler cereyan eder. Kavmini Firavun’dan kurtarmak için yola koyulan Hz. Musa, Sina’da kendisine vahyedilen on emri açıklar. M.Ö. 8. yüzyılda İbrânilerin zenginlik kaynaklarına göz diken Asurluların İbrânilere saldırdığını görüyoruz. Hz. Süleyman’dan sonra ikiye ayrılarak çekişmelere devam eden İbrânilerden bir grup kuzeyde merkezi Sâmiriye olan İsrail Devletini oluştururken, diğeri de merkezi Kudüs olan Yahudi Devletini kurmuştur. M.Ö. 721’de Asurlular İsrail Devletini ortadan kaldırdılar. Filistin’e girerek Kudüs'ü yakıp yıktılar, İbrânileri kılıçtan geçirdiler. Hz. Musa’nın ölümünden sonra kendilerini ona nispet ederek Musevi diye de anılmış olan İbrâniler Allah Teâlâ’nın kendilerine göndermiş olduğu peygamberleri öldürdükleri ve apaçık mucizelerini yalanladıkları için Allah’ın gazabına uğramışlar ve onun rahmetinden kovulmuşlardır. Yahudi milleti Allah’ın gazabına uğramış olmanın bir neticesi olarak, Tih sahrasında uzun bir süre şaşkın ve perişan şekilde dolaşmıştır. Yine tarihte Romalılar ve Yunanlılar tarafından da kılıçtan geçirildiler, yurtlarından sürüldüler ve dünyanın dört bir yanına dağıtıldılar. 13. yüzyılda İngiltere, 14. yüzyılda Fransa, 15. yüzyılda da İspanya Yahudileri memleketlerinden sürdüler. Dünya milletlerinin bütününün kin ve nefretini çeken Yahudiler, Hitler’in milyonlarca Yahudiyi öldürmesi üzerine İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan Hitler aleyhtarlığını iyi kullanarak basın ve yayın organlarından da istifade etmek suretiyle Yahudi düşmanlığının yayılmasını engellediler. Fakat son yıllarda Filistin’de yaşayan mazlum insanlar üzerine başlıca uyguladıkları terör, bütün dünya insanlarının nefretinin bir defa daha Yahudilere çevrilmeye başlamasına sebep oldu. Bu durum Hz. Peygamberin şu hadis-i şerifini hatırlatmaktadır: “Yahudilerle mutlaka savaşacaksınız ve onları mutlaka tepeleyeceksiniz. Hatta taş, ‘Ey Müslüman! Şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de ona öldür.’ diyecektir.” (Müslim, Fiten, 79). Günümüzde Yahudilik, tarihini Hz. İbrahim ile başlatır. Yahudi inancına göre Hz. İbrahim ilk Yahudi’dir. Hz. İbrahim, Tevrat’ın ifadesine göre “Ur” şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası Azer ailesini alarak Harran’a göç etmiştir. Tanrı daha sonra Hz. İbrahim’e Kenan bölgesine gitmesini emretmiştir. Bunun üzerine Hz. İbrahim yanına ailesini de alarak Kenan’a gitmiştir. Burada kuraklığın baş göstermesi üzerine Mısır’a giden Hz. İbrahim tekrar Kenan’a dönmüştür. Yahudiler Filistin diyarının Tanrı tarafından İsrail halkına vaat edilen ülke olduğuna veya Yehova’nın yardımı ile bu ülkeyi ele geçireceklerini gönülden kabul edip İsrail halkının Tanrı tarafından seçilmiş halk olduğuna inanırlar. Görüldüğü gibi İbrâni mitolojisi dinsel olduğu kadar kavimsel-ırksal bir nitelik de taşımaktadır. İbrâni halkının bölgedeki güçlü halkların arasında yok olup gitmemesi için ana tanrıça ağırlıklı dinlerin karşısına İbrâni halkının tek tanrı inançlı dini uzlaşmaz bir şekilde dikilmekte, İbrâni tanrısı Yehova, İbrâni halkını kutsayıp yüceltirken diğer halkları lanetlemektedir.

avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

İki Mücahid, şehid düştükleri zaman bir evin içine defnedilir. Evin duvarına da şehid oldukları tarih ve isimleri yazılır. Burası, Gazze. Allah yolunda can ve malla ticaretin en güzelinin yapıldığı yer inşallah...

avatar
33
397
avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

İşgalci yahudi kadın esirin teslim edilirken Filistin bayrağı taşıyan bir kolye taktığı görüntüler dikkat çekiyor. Gittiği yerde Nehirden Denize Kadar Özgür Filistin'i anlatacak o da...

avatar
33
397
avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

Kassam Tugayları Komutan Ebu Ubeyde konuşuyor: "Halkımız, özgürlüğü ve kutsal değerleri uğruna, 15 aydan uzun bir sürede büyük bir bedel ödedi ve çok sayıda şehid verdi. Filistin halkının fedakarlıkları ve dökülen kanları boşa gitmeyecek, bunun sonuçları olacaktır..

avatar
33
397
avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

Şehid Komutan Yahya Sinvar'a selâm olsun!

avatar
33
397
avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

Muhammed yalnızca bir elçidir...

avatar
33
397