
Nekbe – Tarihin İzleri
İşgalcilerin 14 Mayıs 1948’de Filistin toprakları üzerinde korsan devlet ilanı sonucu Filistinliler zorunlu göçe ve katliamlara maruz kaldı. Bu durum milyonlarca Filistinli için onlarca yıldır devam eden felaketlerin başlangıcı oldu. Bu nedenle takip eden gün olan 15 Mayıs "Nekbe" (Büyük felaket) günü olarak anılmaktadır. 1948’in sonunda Filistin halkının üçte ikisi sürgün edildi. (Yaklaşık 1 milyon kişi) Bunlardan %50’den fazlasının doğrudan askeri saldırı altında sürüldüğü tahmin edilmektedir. Diğer siviller ise Deir Yassin ve Tantura gibi Filistin köylerinde Yahudi milislerin yaptığı katliam ve haberlerinin yayılmasından ötürü zorunlu olarak doğdukları terk etti. Yahudi liderler, diğer Arap ülkeleri savunmaya gelmeden önce olabildiğince çok sayıda Filistinli’yi sürgüne göndermek için askeri çatışmaları kullanma planını zaten deklare etmişti. Haganah milislerinin uyguladığı Dalet Planı da etnik temizliği amaçlıyordu. Terör devleti İsrail’in ilk başbakanı David Ben Gurion da açık açık “Arap nüfusunun çoğunluğundan kurtulmak için terör, suikast, yıldırma, toprağa el koyma ve tüm sosyal hizmetlerin kesilmesini kullanmalıyız” demişti. Yahudi işgal kuvvetleri, çoğu yıkılmış ve harabeye dönmüş olan 675 Filistin kasaba ve köyünü katliamlarla insansızlaştırdı. Yeni kurulan işgal hükümeti, Filistin halkının haklarına ve evlerine geri dönme isteğini reddedip uluslararası hukuku hiçe sayarak tüm mültecilerin topraklarına ve mülklerine el koydu. İsrailli tarihçi Tom Segev aktardığına göre; “Tüm şehirler ve boş kalan yüzlerce köy yeni Yahudi yerleşimciyle yeniden dolduruldu… Asıl sahipleri Filistinliler sürgüne gitti ve sığınmacı oldular; Yoksul Yahudi yerleşimciler ise Filistin’e göç ederek “özgür insanlar” oldular. Birçok Filistinli sahip oldukları her şeyi kaybettiler, Yahudiler ise ihtiyaç duydukları her şeyi işgal dilen topraklarda buldular. (Masalar, sandalyeler, dolaplar, tencere, tavalar, tabaklar, bazen giysiler, aile albümleri, kitaplar, radyolar, evcil hayvanlar…) Filistinlilerin çoğu dışarı sürülürken, bazıları işgal devletinin sınırları içinde kaldı.