Davamız Kudüs Kudüs ile ilgili her şey

Birinci Arap-İsrail Savaşı

Filistin’de İngiliz manda rejiminin sona ermesinin hemen ardından 14 Mayıs 1948’de, Tel-Aviv’de toplanan Yahudi Milli Konseyi, yayınladığı bir bildiri ile İsrail Devleti’nin kurulduğunu ilan etti. İsrail Devleti'nin kurulduğunun ilanından sadece 11 dakika sonra ABD, bir gün sonra da Sovyetler Birliği (SSCB) İsrail’i tanıdığını açıkladı. Bu gelişmelerin öncesinde zaten İngiliz birlikleri bölgeyi terk etmeye başlamışlardı. İsrail Devleti’nin kurulduğunun ilan edilmesinden birkaç saat sonra Arap Birliği, İsrail’e savaş açtı. Mısır, Ürdün, Suriye ve Irak kuvvetleri üç yönden saldırıya geçerek önemli ilerlemeler kaydettiler. Ancak İsrail’in planlı savunması üzerine, savaş Araplar aleyhine dönüştü. İsrail, savaş sonunda 1947 yılında taksim planı ile elde ettiği %56’lık Filistin toprağını %78’e çıkardı. 700.000 Filistinli, evlerini terk etmek zorunda kalarak komşu ülkelere veya Arapların yoğun olduğu bölgelere sığındılar. Yurtlarını terk eden Filistinliler'den 250.000’i Gazze’ye yerleştirildi. Filistinlilerin başka ülkelere göçü ve yahudilerin Filistin’de gün geçtikçe artan nüfusu, demografik yapının, bölgenin asıl yerleşik halkı olan Araplar aleyhine dönmesine neden oldu ve bugüne kadar süregelen Filistinli mülteciler sorunu başladı. Benzer şekilde, 1948 -1952 arasında Arap ülkelerinde yaşayan bir milyon kadar yahudi zorla ülkelerinden kovuldu. Bu mültecilerin çoğu İsrail'e yerleşti. İsrail, savaşın sonunda, savaştığı her Arap ülkesi ile ayrı ayrı ateşkes anlaşmaları imzaladı. Savaşa girmiş olan Ürdün, Batı Şeria’ya, Mısır da Gazze Şeridi’ne asker yığdı. Kudüs ikiye bölünerek, Kudüs'ün batısı İsrail'e, doğusu Ürdün'ün kontrolüne geçti. Gazze ise Mısır'ın oldu. 1948 savaşı sonrasında, savaşa katılan Arap ülkelerinde siyasi rejim değişikliğine varan karışıklıklar yaşandı. En önemli değişiklik Mısır’da gerçekleşti. Mısır’da Kral Faruk bir darbe ile tahttan indirilerek yerine General Muhammed Necib getirildi. Savaştan en kârlı çıkan taraf ise İsrail oldu. 1914’te 85.000, 1943’te 539.000, 1946’da 608.000, 1947’de 650.000 olan Filistin’deki yahudi nüfusu, savaş sonrası anlaşmaların imzalandığı 1949 yılında 758.000’e ulaştı. Bu süreçte, İsrail’den sonra Ürdün de en çok toprak kazanan ülke oldu. Son olarak, İsrail devletinin ilanı Filistinliler için zorunlu göç, yağma ve katliamların simgesi olarak Büyük Felaket anlamına gelen "Nekbe" adıyla tam 70 yıldır dinmeyen bir acıyı ifade ediyor.

 

avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

İki Mücahid, şehid düştükleri zaman bir evin içine defnedilir. Evin duvarına da şehid oldukları tarih ve isimleri yazılır. Burası, Gazze. Allah yolunda can ve malla ticaretin en güzelinin yapıldığı yer inşallah...

avatar
33
397
avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

İşgalci yahudi kadın esirin teslim edilirken Filistin bayrağı taşıyan bir kolye taktığı görüntüler dikkat çekiyor. Gittiği yerde Nehirden Denize Kadar Özgür Filistin'i anlatacak o da...

avatar
33
397
avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

Kassam Tugayları Komutan Ebu Ubeyde konuşuyor: "Halkımız, özgürlüğü ve kutsal değerleri uğruna, 15 aydan uzun bir sürede büyük bir bedel ödedi ve çok sayıda şehid verdi. Filistin halkının fedakarlıkları ve dökülen kanları boşa gitmeyecek, bunun sonuçları olacaktır..

avatar
33
397
avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

Şehid Komutan Yahya Sinvar'a selâm olsun!

avatar
33
397
avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

Muhammed yalnızca bir elçidir...

avatar
33
397