
1969 Mescid-i Aksa’nın Yakılması
21 Ağustos 1969'da Mescid-i Aksa Külliyesi içindeki Kıble Mescidi'nde Avustralyalı fanatik Michael Denis Rohan tarafından sabotaj sonucu çıkarılan yangında ciddi hasar meydana geldi. Bu terörist uzun süre Müslümanmış gibi mescide devam etti. Her geldiğinde yanında gizlice getirdiği yanıcı maddeleri mescidin içine saklıyordu. Olay günü cemaatin az olduğu sabah namazından sonraki işrak vaktinde yangın çıkardı. Organize bir eylem olan sabotaj sırasında işgal hükümeti de Mescid-i Aksa’nın sularını kesmiş, sadece Esbat kapısından girebilen itfaiye araçları engellenmişti. İnsanlar mahalle arasından kovalarla su taşıyıp yangını söndürmeye çalıştılar. Bu insanüstü gayretle yangın söndü fakat ciddi hasar bırakarak…
Kıble Mescidinin tavanında 1500 metrekarelik kısım tamamen yandı. Yangın bitmesine yakın öğlen vakti itfaiye araçlarının girişine izin verildi ancak minberi şeriften kalan sadece birkaç tahta parçasıydı. İslam âleminde bir iki sözlü kınama dışında kayda değer bir tepki oluşmadı. İşgalci İsrail’in ilk kadın Başbakanı olan Golda Meir şunları söylüyordu: "O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zannediyordum ki, Müslümanlar dört bir taraftan İsrail'e girecekler. Lakin sabah oldu ve korkulan olmadı. İşte o zaman idrak ettim ki: Biz dilediğimizi yapabiliriz, zira Müslüman ümmeti uyuyan bir ümmettir”.
Yangında sonucunda;
- Nadir bir sanat ve mimarlık şaheseri olan, çivi kullanmaksızın kilitleme yöntemi ile yapılmış olan ve Mescid-i Aksa'nın haçlılardan kurtarılması sonrasında Selahattin Eyyubi tarafından Mescid-i Aksa'ya getirilen tarihi Selahaddin minberi tamamen yanmıştır
- Tavanı kerpiç ve ahşap köprülerden inşa edilmiş olan Kıble mescidi ciddi zarar görmüştür
- Mescidin ön tarafında bulunan Zekeriya mihrabı ciddi zarar görmüştür
- Kırklar makamı (mescidi) ciddi zarar görmüştür
- Mescidin ön kısmını oluşturan yedi revaktan üç tanesi zarar gördü ve yangın esnasında tavanın bir bölümü çökmüştür
- Mihrabın üstünde doğu tarafına doğru İsra suresinin yazılı olduğu yirmi üç metre uzunluğundaki ve altın işlemeli mozaik tamamen yanmıştır
- Sütunlar arasında bulunan ve kandiller asılı olan süslemeli ahşap köprüler zarar görmüştür
- Güneş ışıklarının doğrudan mescit içine girmesini engellemek için ahşaptan ve alçıdan renkli camlardan yapılmış olan 48 pencere ciddi anlamda zarar görmüştür
- İpekten yapılan kıymetli Acem halıları tamamen yanmıştır
Yangın uluslararası camia tarafından tepki ile karşılanmış, BM Uluslararası Güvenlik Konseyi toplanmış, alınan 1969 yılı 271 sayılı kararda İsrail kınanarak, Kudüs’ün konumunu değiştirme girişimleri de dâhil olmak üzere aldığı tüm tedbirleri iptal etmeye çağrılmıştır. Kararda Güvenlik Konseyi “İsrail’in işgalci askerleri tarafından 21 Ağustos 1969 günü Mescid-i Aksa'da çıkarılan yangının verdiği büyük zarardan dolayı üzüntü duymakta ve bu zarar neticesinde insanlık kültürünün maruz kaldığı kaybın boyutunu idrak etmektedir” denilmekteydi. Arap devletleri ve Müslüman ülkelerin liderleri 25 Eylül 1969 günü toplanarak daha sonra İslam İş birliği Örgütü olarak isimlendirilecek olan İslam Konferansı Örgütü'nü kurmaya karar vermişlerdir. İsrail Arapların ve Müslümanların duyduğu kızgınlığın kendisinin varlık tehdidine dönüşmesini beklemiş, ancak tepkiler; yapılan mitingler, kınama açıklamaları ve İslam konferansı örgütünün teşkil edilmesinden öteye geçmemiştir. Kıble Mescidi'nin yangınından bir yıl sonra, Mescid-i Aksa İmar Komisyonu kurularak restorasyon çalışmaları başladı. Kıble Mescidi yanmış kısmını ile diğer zarar görmeyen revaklarından ayıran tuğladan bir duvar örüldü. Nureddin Zengi minberi yerinde demir bir minber konuldu ve restorasyon çalışmaları 1986'ya kadar devam etti. Sonra tuğladan örülmüş duvar kaldırıldı ve caminin güney tarafında namaz kılınmaya başladı. Demir minber 2006'ya kadar hizmet etti, yanmış minberin aynısı birçok İslam ülkesinin katkısıyla Amman Balga Üniversitesi'nde aynı boyutlarda hazırlandı, 2006 yılının sonunda Kıble Mescidi'ne konuldu. Olayın faili Denis Michael Rohan (1 Temmuz 1941-1995, Sidney, Avustralya), Tanrı’nın Kilisesi (Church of God) tarikatına mensup Avustralyalı bir Hristiyandır. Saldırıya gerekçe olarak kendini Tanrı'nın temsilcisi olarak gördüğünü, camiyi yok etmenin Mesih'in gelişini hızlandıracağına inandığını söyleyen Rohan, bu sebeple yangını çıkardığını söylemiş, çıkarıldığı mahkemenin akıl hastası olduğuna kanaat getirdiği Rohan tedavi altına alınmış, 1995 yılında Sydney’de yaşamını yitirmiştir.