Davamız Kudüs Kudüs ile ilgili her şey

Napolyon Bonapart

1769'da Korsika adasında doğdu. Babası, Cenova Cumhuriyeti’nin bir parçası olan Korsika’nın 1768’de Fransa yönetimine girmesinden sonra Fransız sarayının hizmetine girmiş ve Bounaparte ailesi Fransızlar tarafından 1771’de soylu ilan edilmişti. Ailesi zengin değildi, ancak babasının bağlantıları sayesinde Napolyon ve kardeşleri, Fransa’ya gitme ve burslu okumak imkânı elde etti. Napolyon 1779 yılında askeri okula girdi. Matematikteki başarısı sayesinde 1784'te Parisien École Royale Militaire (Paris Kraliyet Askeri Okulu) adlı askeri akademiye kabul edildi. Matematik ve geometriye olan ilgisini daha iyi değerlendirebilmek için topçu sınıfını tercih etti. Fransız ordusunda topçu subayı olarak çalıştığı sırada gerçekleşen Fransız Devrimi’ni 1789’da ortaya çıkışından itibaren destekleyip doğum yeri Korsika’ya yayılması için çalıştı ve 1793’te adadan sürgün edildi. İki yıl sonra Paris çetelerini topa tutarak Fransız hükümetini çöküşten kurtaran Napolyon, henüz 26 yaşında iken İtalya seferi için hazırlanmış Fransız ordusunun komutanlığına getirildi. Bu ilk seferinde elde ettiği kesin zaferler sayesinde tüm Avrupa’da tanındı. İtalya seferinden sonra 1798'de Osmanlı Devleti’nin bir vilayeti olan Mısır’a askeri bir sefer düzenledi. Bu sefer sırasında Memlük beylerini yenerek Osmanlı toprağını işgal etti ancak elinde tutmayı başaramadı. 1804'te Fransız Senatosu tarafından “Fransa İmparatoru” olarak ilan edildi. Napolyon, Roma İmparatorluğu devrinden beri bu denli büyük bir siyasi birleşme yaşamamış olan Avrupa'da 1811'den sonra 70 milyonun üzerinde insana hükmetmiştir. Napolyonun Kudüs tarihinde yer almasının en önemli sebebi; Mısır'a saldırması ve sonrasında Akka kuşatmasıdır. 21 Ekim 1798’da El-Ezher Camisi etrafında kümelenen Müslümanlar ayaklanma başlattı. Ayaklanmayı çok kanlı bir şekilde bastıran Napolyon, durumunun sağlam olmadığını görüyordu. Mısır’a kara yönünden gelecek tehditleri engellemek için Şubat 1799’da orduyu Filistin’e doğru yürüyüşe geçirdi. Hedefi, "Doğu’nun imparatoru" olmak, Kudüs’ü de aldıktan sonra Hindistan’daki İndus Nehri’ne kadar ilerlemekti. Akka Kuşatması ya da Akka Müdafaası, bugün İsrail işgali altında olan Akka şehri dolaylarında yapılmıştır. Fransız Napolyon Bonaparta karşı Cezzar Ahmed Paşa tarafından savunulmuştur. Napolyon, Mısır'ın alınmasıyla İngilizlerin gücünün azalacağını biliyordu. Çünkü Mısır'ı alırsa, tüm Afrika Kıtası'nı hiç zorlanmadan ele geçirebilecekti. Afrika'yı ele geçirdiği zaman, diğer Avrupalıların sömürgeleriyle olan bağlantısını kesebilecekti. Bu planını hayata geçirebilmek için Napolyon,19 Mayıs 1798 tarihinde Tolon Limanı'ndan donanmasıyla birlikte ayrıldı. Saldırı planı çok gizli yapıldı. Kimsenin duymaması istendi. Buna rağmen, saldırı planı Paris'teki Türk elçiliği tarafından duyuldu. Saldırıyı durdurabilmek için her şeyi yapıldı; ama sonuç alamayınca savunma hazırlıklarına başlandı. Kıbrıs ve Girit'teki kuvvetler güçlendirildi. 280 gemili ve 40.000 kişilik ordusuyla gelen Napolyon, önce yol üzerindeki Malta Adası'nı ele geçirdi. Mısır'daki İskenderiye Limanı'na ulaşınca, hiç beklemeden hemen karaya asker çıkarttı. Burada durdurulamayan Fransızlar, İskenderiye Limanı'nı ele geçirdi. Sonra hemen Kahire'ye yöneldi. Mısır'ın işgal altında olduğunu duyan Cezzar Ahmed Paşa her hangi bir işgal ihtimaline karşı, bulunduğu bölge Sayda'yı kuvvetlendirmeye başladı. Napolyon'un Mısır'a sorunsuz hükmetmesi kısa sürdü. Saldırı planın açığa çıkmasından sonra, İngilizler bir donanma hazırlayıp, Horatio Nelson amiralliğinde Mısır'a gönderdi. Abukır'da Fransız donanmasını aniden basan İngilizler, donanmanın büyük bölümünü batırdı, kalanın küçük bir kısmı hariç gerisi İngilizler tarafından esir alındı (Nil Savaşı). Bu ani baskın, Fransızlar açısından kuşatmanın yönünü değiştirdi. Böylece Mısır Savaşı bitmiş oldu.

 

AKKA MÜDAFAASI

Abukır'da donanmasının batırılmasından dolayı Napolyon, ana vatanından uzak bir yerde sıkışıp kalmıştı. Elinde küçük bir donanma kalmıştı; ama donanma tüm askerleri taşımaya yetmezdi. Bu yüzden, bulunduğu bölgeye en yakın tersanedeki donanmayı alması gerekliydi. O bölge de Sayda'ydı. Eğer buradaki donanmayı ve tersaneleri alırsa, kuşatmaya devam etmek daha kolay olacaktı. Ama bir sorun vardı. Sayda'da Cezzar Ahmed Paşa komutasındaki Akka Kalesi vardı. O kaleyi almadan Sayda'daki tersaneleri ve donanmayı alamazdı. Dolayısıyla, Mısır'da kalan yerel birlikleri de alarak, 10 Şubat 1799'da Akka Kalesi'ne doğru yola koyuldu. İngiliz donanması da bu kalenin önüne konuşlanmıştı. Napolyon 20 Şubat 1799'da Ariş Kalesi'ni ele geçirdi ve yoluna devam etti. Yol üstünde ara ara Kölemen'lerin ayaklanmaları oldu ama ordunun ilerlemesini durduramadı. 24 Şubat 1799'da Gazze'yi, 5 Mart 1799'da da Yafa'yı ele geçirdi. Burada Müslüman topluluklara göz dağı vermek için 4000 Müslüman idam edildi. Halkın idam edilmesi, kalan halkın Napolyon'a karşı nefret beslemesine neden oldu. Ayrıca burada, kalan Fransız donanması da İngilizler tarafından yakalandı. Harekatın 40. gününde, Fransız ordusu Akka'nın önüne vardı. Daha sonra da kaleyi her taraftan taraftan kuşattı. Sonra da aralıksız saldırı başlattı. Napolyon, burada Cezzar Ahmed Paşa'nın çetin bir kumandan olduğunu duymuştu. O yüzden saldırılara başlamasından kısa bir süre sonra, ona iki kere mektup yolladı. İkisinde de vaatlerde bulundu. Ama Cezzar Ahmed Paşa, gelen iki elçiyi de idam ettirince, Napolyon saldırılarını sertleştirdi. Yoğun saldırılara rağmen, Akka Kalesindeki ordu direniyor, İngiliz donanmasından da topçu ateşi yardımı alınıyordu. Giderek sertleşen Fransız saldırıları, kuşatmanın başlamasından bir buçuk ay sonra sonuç vermişti. Fransızlar kalenin bir kısmını ele geçirerek şehre sızmaya başladı. Ama aynı günün sonunda, Cezzar Ahmed Paşa'nın o bölgedeki cephaneliği patlatmasıyla, Fransızlar işgal ettikleri kısımdan çekilmek zorunda kaldılar. Kuşatmanın 52. gününde, kaleye Rodos Adası'ndan 3000 kadar Nizam-ı Cedid askeri geldi. Zaten yıpranmış olan Fransız ordusu, bunu duyunca iyice demoralize oldu. Kuşatmanın 64. gününde, Napolyon ani bir geri çekilme kararı aldı. Çünkü bu kaleyi ele geçiremeyeceğini anlamıştı. Uzakdoğuyu sömürgeleştirme planı Akka Kuşatmasının yenilgiye uğramasıyla başarısızlığa uğramıştı. "Eğer Türkler beni Akka önünde durdurmasaydı, bütün doğuyu ele geçirmek işten bile olmayacaktı" sözüyle geri çekildive Sayda ve Mısır'ı Osmanlı'ya bıraktı. Sonra da Osmanlı Devleti ile Paris Barış Senedi imzalandı. NAPOLYON VE YAHUDİLER Napolyon'un Yahudiler ile ilgili tavırları açık değildir; çeşitli zamanlarda hem Yahudiler lehine hem de aleyhlerine demeçler verdi. Tarihçi haham Berel Wein, Triumph of Survival kitabında Napolyon'un Yahudilerin cemaat olarak kalkınmasındansa asimile olmalarını yeğlediği anlatılır: "Napolyon'un Yahudilere karşı dışa dönük hoşgörülü ve adil tutumu aslında onların asimilasyon, karışık evlilikler ve din değiştirme yoluyla eritilmesini öngören büyük planının bir parçasıydı." Champagny'deki İçişleri bakanına yazdığı 29 Kasım 1806 tarihli mektup: "Dünyadaki bütün ülkelerde Yahudilerin uygarlıklara ve toplum düzenine zararlı aktiviteler yok edilemese bile aza indirgenmelidir. Zararlar engellenmelidir; engellemek için Yahudiler değişime uğratılmalıdır. Gençleri ordumuza katıldığı zaman Yahudi değerlerinden uzaklaşıp Fransız değerlerini benimseyecektir." Napolyon 1806'da, Yahudilerin Fransız İmparatorluğundaki konumunu destekleyen bazı kararlar aldı, Yahudi temsilcilerden oluşan Sanhedrin'in kurulmasına olanak sağladı. Fethettiği ülkelerde Yahudilerin gettolarda yaşama zorunluluğunu kaldırdı. 1807'de Yahudiliği de Fransa'nın resmi dini yaptı. 17 Mart 1808'de Napolyon décret infâme adı altında bazı reformlarını geri çekti ve Yahudilere olan borçları kaldırdı, indirdi veya erteledi; bu olay Yahudi cemaatinin çökecek kadar kötü bir duruma gelmesine sebep oldu. Asimile olmaları umuduyla Yahudilerin yaşayabileceği yerleri sınırladı. Bu yasaklamalar 1811'de tekrar geri çekildi. Napolyon uzun vadede politik faydasını göreceğini inandığından Yahudiler, Protestanlar ve Katolikler gibi ezilmiş azınlıklara eşit haklar verdi. 1816'da sürgünden sonra doktoru Barry O'Meara'nın Napolyon'a Yahudilere neden özgürlük verdiğini sorması üzerine Napolyon şu cevabı verdi: "Ana amacım Yahudileri özgürleştirip onları tam bir vatandaş yapmaktı. Katolikler ve Protestanların faydalandığı özgürlük, kardeşlik ve eşitlik haklarını onlara vermek istedim. Ayrıca düşündüm ki diğer uluslarda olmayan ayrıcalıklardan faydalanmak için ülkemize çok sayıda Yahudi gelecek ve Fransa'yı zenginleştirecekti. 1814 olayları dışında birçok Avrupa Yahudisi özgürlük, kardeşlik ve eşitlik için Fransa'ya gelip herkes gibi Fransa’ya hizmet edecekti." Napolyon 1799'da Akka kuşatması sırasında Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması ilanını hazırladı, fakat resmileştirmedi. Kuşatma Osmanlı İmparatorluğu tarafından bastırılınca bu plan gerçekleştirilemedi. Napoleon and the Holy Land yazarı Nathan Schur gibi bazı tarihçiler Napolyon'un "Yahudi devleti" planında ciddi olmadığını, bunun propaganda amaçlı olduğunu düşünmektedir.

 

Kaynakça

Wikipedia, Osmanlılar Albümü 2.Kitap

avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

İki Mücahid, şehid düştükleri zaman bir evin içine defnedilir. Evin duvarına da şehid oldukları tarih ve isimleri yazılır. Burası, Gazze. Allah yolunda can ve malla ticaretin en güzelinin yapıldığı yer inşallah...

avatar
33
397
avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

İşgalci yahudi kadın esirin teslim edilirken Filistin bayrağı taşıyan bir kolye taktığı görüntüler dikkat çekiyor. Gittiği yerde Nehirden Denize Kadar Özgür Filistin'i anlatacak o da...

avatar
33
397
avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

Kassam Tugayları Komutan Ebu Ubeyde konuşuyor: "Halkımız, özgürlüğü ve kutsal değerleri uğruna, 15 aydan uzun bir sürede büyük bir bedel ödedi ve çok sayıda şehid verdi. Filistin halkının fedakarlıkları ve dökülen kanları boşa gitmeyecek, bunun sonuçları olacaktır..

avatar
33
397
avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

Şehid Komutan Yahya Sinvar'a selâm olsun!

avatar
33
397
avatar
Davamız Kudüs® @DavamKudus

Muhammed yalnızca bir elçidir...

avatar
33
397